| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
İşte bunlar (var ya) ; onlar için belirli (ve çok değerli) bir rızık (cennet azığı ve göz aydınlığı) vardır. |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Öyle kişilerdir onlar ki onlaradır malum rızık. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
Öteki dünyada o samimi kullar için, özellikleri belli, yani yabancısı olmadıkları rızıklar vardır. |
| Ahmet Tekin Meali |
İşte onlara görünüşü, tadı, kokusu belirlenmiş dillere destan rızıklar var. |
| Ahmet Varol Meali |
İşte onlar için bilinen bir rızık vardır. |
| Ali Bulaç Meali |
İşte onlar; onlar için bilinen bir rızık vardır; |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
İşte bunlar için, (özellikleri) belli bir rızık vardır: |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
İşte onlar için belli bir rızık vardır. |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
Bunlar için bilinen bir rızık vardır. |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
41,42,43,44. İşte onlar için belirlenmiş bir rızık, türlü meyveler vardır. Onlar nimetlerle dolu cennetlerde, birbirlerine karşı tahtlar üzerinde (otururlarken) kendilerine sürekli ikramda bulunulur. |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
41,42,43,44. İşte bildirilen rızık ve meyveler onlaradır. Nimet cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde kendilerine ikram olunur. |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
41,42. İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir. |
| Diyanet Vakfı Meali |
41, 42, 43, 44. Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir. |
| Edip Yüksel Meali |
Onlar bilinen bir rızkı haketmişlerdir. |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
İşte onlar için belli bir rızık vardır. |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
Onlar için bir «ma'lûm rızık» var |
| Hasan Basri Çantay Meali |
Onlar böyle. Onlar için (haassaları) ma'lûm bir rızık vardır. |
| Hayrat Neşriyat Meali |
41,42. İşte onlar var ya, kendileri için ma'lûm bir rızık, türlü meyveler vardır. Ve onlar, ikrâm olunacak kimselerdir. |
| İlyas Yorulmaz Meali |
Onlar için bilinen rızıklar var. |
| Kadri Çelik Meali |
İşte onlar için belli bir rızık vardır. |
| Mahmut Kısa Meali |
Cennette onları, dünyadayken az çok tattıkları tanıdık nîmetler bekliyor: |
| Mehmet Türk Meali |
41,42,43,44. İşte onlara (âhirette) bilinen bir rızık ve meyveler vardır ve onlar nîmetlerle donatılmış cennetlerde karşılıklı tahtlar üzerinde, ikram görürler. |
| Muhammed Esed Meali |
[öteki dünyada] onlar için, yabancısı olmadıkları bir rızık 17 hazırlanacaktır |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
işte onlar için (âhirette) belirlenmiş bir rızık vardır; |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Onlar var ya, onlar için malûm rızk vardır. |
| Suat Yıldırım Meali |
41, 42. Onların, tarife hacet olmayan, her yönden mükemmel bir nasipleri vardır, onlara meyveler vardır. Ve onlar hep izzet ve ikramla ağırlanırlar. * |
| Süleyman Ateş Meali |
Onlar için bilinen bir rızık vardır. |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
Onlar için belli bir rızık vardır. |
| Şaban Piriş Meali |
Onlar için bilinen rızıklar vardır. |
| Ümit Şimşek Meali |
Orada onlar için âşinâ rızıklar vardır. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Onlar için belirlenmiş bir rızık vardır. |
| M. Pickthall (English) |
For them there is a known provision, |
| Yusuf Ali (English) |
For them is a Sustenance(4060) determined,(4061)* |