| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Artık o (azap), kendileri şuurunda (farkında) olmadan onlara apansız gelip (kıskıvrak yakalayacaktır). |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ansızın gelip çatar onlara ve onlar anlamazlar bile. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
O azab ki, sonunda onların hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelip çatacaktır. |
| Ahmet Tekin Meali |
İşte o azap da, onlara, ansızın, farkında olmadıkları bir sırada gelecek. |
| Ahmet Varol Meali |
(Azap) onlara, kendileri farkında olmadan ansızın gelir. |
| Ali Bulaç Meali |
Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir. |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
İşte, bu azab, hiç farkında değillerken, ansızın kendilerine gelecektir. |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
Nihayet o azap, onlar farkına varmadan birden gelecektir. |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
O azap onlara ansızın gelir. Onlar hiç farkedemezler. |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
202,203. İşte, hiç farkında olmadıkları bir sırada, o azap ansızın kendilerine gelecek ve: “Bize bir süre verilir mi?” diyecekler. |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
200,201,202. Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir. |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
201,202,203. Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. |
| Diyanet Vakfı Meali |
İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir. |
| Edip Yüksel Meali |
Onlara ansızın, beklemedikleri bir anda gelecektir. |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
İşte bu (azab) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir. |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ki geliversin de kendilerine ansızın, hiç farkında değillerken |
| Hasan Basri Çantay Meali |
İşte bu (azab) onlara, kendileri de farkında olmayarak, ansızın gelecekdir. |
| Hayrat Neşriyat Meali |
İşte (bu azab) onlara haberleri olmadan, ansızın gelecektir. |
| İlyas Yorulmaz Meali |
Haberleri olmadığı bir anda, o acıklı azap onlara ansızın gelinceye kadar inanmazlar. |
| Kadri Çelik Meali |
Artık o (azap), kendileri farkında olmadan onlara ansızın gelecektir. |
| Mahmut Kısa Meali |
O azap, onlara ansızın, hiç beklemedikleri bir anda gelip çatacaktır. |
| Mehmet Türk Meali |
Hâlbuki bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverir. |
| Muhammed Esed Meali |
O azap ki, sonunda, onların hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelip çatacaktır; |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
nihayet bu azap kendileri farkında değilken ansızın onları bulacaktır. |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Artık (o azap) onlara hiç farkedemez bir haldeler iken ansızın geliverir. |
| Suat Yıldırım Meali |
İşte bu azap, kendilerine ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar. |
| Süleyman Ateş Meali |
Azab onlara öyle ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar. |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
Bu azap onlara hiç fark edemedikleri bir sırada, ansızın gelecektir, |
| Şaban Piriş Meali |
O azap, onlara farkında olmadıkları bir anda ansızın gelir. |
| Ümit Şimşek Meali |
O azap, hiç ummadıkları anda, birden bire onlara geliverir. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
O azap onlara ansızın gelecek, farkında bile olmayacaklar. |
| M. Pickthall (English) |
So that it will come upon them suddenly, when they perceive not. |
| Yusuf Ali (English) |
But the (Penalty) will come to them of a sudden, while they perceive it not; |