| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Ne zaman ki, onların erişebileceği (takdir edilen) bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip-giderdik, onlar yine andlarını bozup (inkâr ve isyana geri döndüler). |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Uğrayacakları son belayadek üstlerine çöken musibeti giderdik mi derhal yeminlerini bozuyorlardı. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
Ama ne zaman ki, sözlerini yerine getirebilecekleri kadar bir zaman verip de, bu azabı kendilerinden kaldırsak, hemen verdikleri sözden geri dönerlerdi. |
| Ahmet Tekin Meali |
Biz, erişecekleri bir vakte, denizde boğulmalarına kadar, bir müddet, onlardan azâbı kaldırınca, derhal yeminlerini bozdular. |
| Ahmet Varol Meali |
Üzerlerinden, erişecekleri belli bir zamana kadar o felaketi kaldırdığımızda onlar derhal sözlerinden dönüyorlardı. |
| Ali Bulaç Meali |
Ne zaman ki, erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı üzerlerinden çekip-giderdik, onlar yine andlarını bozdular. |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
Vaktaki (azaba) erişecekleri bir müddete kadar üzerlerinden biz azabı kaldırdık, hemen yeminlerini bozdular. |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
Onların ulaşacağı belli bir süreye kadar o pis azabı onlardan giderdiğimizde, yeminlerini bozarlardı. |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
Ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca, hemen sözlerinden dönüverdiler. |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye (boğulma vaktine) kadar, o iğrenç azabı üzerlerinden kaldırdık, onlar yine yeminlerini bozdular (sözlerine durmadılar). |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Azabı nasıl olsa sonuna gelecekleri bir müddet için üzerlerinden kaldırınca, hemen sözlerinden cayıyorlardı. |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Fakat erişecekleri bir süreye kadar biz azabı üzerlerinden kaldırınca hemen yeminlerini bozarlar. |
| Diyanet Vakfı Meali |
Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler. |
| Edip Yüksel Meali |
Onları söz konusu felaketlerden herhangi bir süre için kurtarınca da sözlerinden dönüyorlardı. |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Ne zaman ki, belli bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdık, derhal yeminlerini bozdular. |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
Vaktaki irişecekleri bir müddete kadar azâbı kendilerinden sıyırdık derhal yeminlerini bozdular |
| Hasan Basri Çantay Meali |
Vaktaki biz, kendilerinin erişecekleri bir müddete kadar, onlardan azabı giderdik, bir de ne bakarsın: Onlar yeminlerini bozuyorlar bile. |
| Hayrat Neşriyat Meali |
Nihâyet onların kendisine erişici oldukları bir vakte kadar (biz) kendilerindenazâbı kaldırınca, onlar hemen yeminlerini bozdular. |
| İlyas Yorulmaz Meali |
Onlardan belaları bir vakte kadar kaldırdığımızda, huzura kavuştular ve hemen verdikleri sözleri bozdular. |
| Kadri Çelik Meali |
Azabı belli bir müddet için (iman etmeleri şartıyla) üzerlerinden kaldırınca, o müddete eriştiklerinde hemen sözlerinden caydılar. |
| Mahmut Kısa Meali |
Fakat başlarındaki azâbı —geçici bir süre için— kaldırdığımız anda, hemen verdikleri sözden cayıveriyorlardı. |
| Mehmet Türk Meali |
Onlardan azabı ulaşacakları belirli bir süreye kadar kaldırınca da hemen yeminlerini bozdular. |
| Muhammed Esed Meali |
Ama ne zaman ki sözlerini gereğince yerine getirmeleri için kendilerine süre verip de 97 bu musibeti üzerlerinden kaldırsak, (hemen) sözlerinden geri dönerlerdi. |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
Fakat ne zaman sözlerini gerçekleştirmeye yetecek bir süre musibeti kaldırsak, her seferinde gerisingeri sözlerinden dönerlerdi. |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Vaktâ ki onların erişecekleri bir müddete kadar kendilerinden azabı açıverdik. Onlar derhal yeminlerini bozar oldular. |
| Suat Yıldırım Meali |
Biz, geçirecekleri bir süreye kadar onlardan azabı kaldırınca da yeminlerinden döndüler. |
| Süleyman Ateş Meali |
Biz onlardan, geçirecekleri bir süreye kadar azabı kaldırınca, hemen yeminlerini bozmağa başladılar. |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
Her afeti üzerlerinden bir süre için kaldırınca, anında sözlerinden dönüyorlardı. |
| Şaban Piriş Meali |
Onlardan azabı, onlara ulaşacak belirli bir süreye kadar kaldırdığımız zaman; onlar verdikleri sözü o an bozuyorlardı. |
| Ümit Şimşek Meali |
Erişecekleri bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdığımızda ise sözlerinden dönerlerdi. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Dolduracakları bir süreye kadar kendilerinden azabı kaldırdığımızda, hemen yeminlerini bozdular. |
| M. Pickthall (English) |
But when We did remove from them the terror for a term which they must reach, behold! they broke their covenant |
| Yusuf Ali (English) |
But every time We removed the penalty from them according to a fixed term which they had to fulfil,- (1093) Behold! they broke their word!* |