| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Birbirleriyle kavuşmak üzere (Allah suları acı ve tatlı olan) iki denizi (bir boğazda) salıvermiştir. |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
İki denizi salmıştır, nerdeyse karışacaklar. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
Suyu acı ve tatlı iki denizi, birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. |
| Ahmet Tekin Meali |
İki denizi salıverdi. Birbirlerine kavuşuyorlar. |
| Ahmet Varol Meali |
Birbirlerine kavuşmaları üzere iki denizi salıverdi. |
| Ali Bulaç Meali |
Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiş, birbirlerine kavuşuyorlar. |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
19, 21. İki denizi salıvermiş, buluşuyorlar. Fakat aralarında bir engel olduğundan birleşemiyorlar. Madem böyledir, ey insanlar ve cinler! Rabbinizin hangi yüce nimetini inkâr edeceksiniz? |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
19,20. (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. Ama aralarında birbirlerine karışmalarını önleyen bir engel vardır (Bir tarafın tuzlu suyu diğer tarafın tatlı suyuna karışmamaktadır). * |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Acı ve tatlı sulu iki denizi birbirine kavuşmamak üzere salıvermiştir. |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.[518]* |
| Diyanet Vakfı Meali |
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. |
| Edip Yüksel Meali |
İki denizi salmıştır; birbirlerine kavuşuyorlar. |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
(Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar. |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
Salmış iki deryayı demâdem çatışırlar |
| Hasan Basri Çantay Meali |
(Suyu acı ve tatlı) iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermişdir. |
| Hayrat Neşriyat Meali |
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.(1)* |
| İlyas Yorulmaz Meali |
Farklı iki deniz birbiriyle birleşir. |
| Kadri Çelik Meali |
Birbirleriyle kavuşup karşılaşmak üzere (yeraltı kaynaklarındaki tatlı su ile okyanuslardaki tuzlu su içeren) iki denizi salıverdi. |
| Mahmut Kısa Meali |
O Rahmân ki, bazı okyanus ve denizlerde, biri tatlı ve içilebilir, diğeri tuzlu ve acı olan iki su kütlesini birbirlerine kavuşacak şekilde serbest bırakmıştır. |
| Mehmet Türk Meali |
19,2. O, aynı hizada bulunan iki denizi, aralarına birbirlerinin sınırını asla geçemeyecekleri şekilde engel koyarak1 iç içe bıraktı.* |
| Muhammed Esed Meali |
O, birbirlerine kavuşup karışabilmeleri için iki büyük su kütlesini serbest bırakmıştır: |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
O iki denizi salmıştır; birbirine kavuşurlar. |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
(O) İki denizi salıvermiştir, birbirine kavuşurlar. |
| Suat Yıldırım Meali |
O iki denizi salıverdi, birbirine kavuşurlar. |
| Süleyman Ateş Meali |
İki denizi salıverdi, birbirine kavuşuyorlar, |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
Birbirine kavuşan iki denizi[*] salıverir.* |
| Şaban Piriş Meali |
İki denizi birbiriyle kavuşsun diye salıvermiştir. |
| Ümit Şimşek Meali |
İki denizi salıverdi ki birbirine kavuşurlar. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar. |
| M. Pickthall (English) |
He hath loosed the two seas. They meet. |
| Yusuf Ali (English) |
He has let free(5185) the two bodies of flowing water, meeting together:* |