| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
O ancak (kendisine) vahy (ve telkin) olunan vahiydir. (İlahi hakikatler ve öğretilerdir ki, tebliğ edip size ulaştırmıştır.) |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Sözü, ancak vahyedilen şeyden ibaret. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
O'nun size aktardığı sözler, kendisine indirilen ilâhî haberden başka birşey değildir. |
| Ahmet Tekin Meali |
Onun tebliğleri, Kur'ân ve sünnet, yalnızca Allah tarafından kendisine iletilen vahiylerdir. |
| Ahmet Varol Meali |
O (konuştuğu, kendine) vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir. |
| Ali Bulaç Meali |
O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
Kur'an sade bir vahiydir, ancak vahy olunur. |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
O, ancak vahyedilen bir vahiydir. |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
1,2,3,4. Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız Muhammed sapmadı, azmadı. O, arzusuna göre de konuşmuyor. Bildirdikleri, kendisine vahyolunan bir vahiyden ibarettir. [589]* |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
3,4. O (Peygamber) keyfine göre konuşmaz. O ancak kendisine vahyolunanı söyler (söylediği her şey vahye dayanır). |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahy iledir. |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. |
| Diyanet Vakfı Meali |
O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir. |
| Edip Yüksel Meali |
O (Kuran) ancak ve ancak bildirilen bir vahiydir. |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir. |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
O sade bir vahiydir ancak vahyolunur |
| Hasan Basri Çantay Meali |
O, kendisine (Allahdan) ilkaa edilegelen bir vahyden başkası değildir. |
| Hayrat Neşriyat Meali |
O (söyledikleri) bildirilen vahiyden başka bir şey değildir.(1)* |
| İlyas Yorulmaz Meali |
(Size bildirdikleri) Ona vahy edilmiş olan vahiydir. |
| Kadri Çelik Meali |
O (söyledikleri) yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. |
| Mahmut Kısa Meali |
Onun dudaklarından dökülen bu muhteşem ifadeler, kendisine Allah tarafından gönderilen vahiyden başka bir şey değildir. |
| Mehmet Türk Meali |
Onun (söyledikleri) vahiyden başka bir şey değildir1 (ve ona) vahyolunur.2* |
| Muhammed Esed Meali |
bu [size ilettiği], kendisine indirilen [ilahî] vahiyden başka bir şey değildir; |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
(Naklettiği) bu (Kur’an), kendisine indirilen bir vahiyden ibârettir.[4772]* |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
O başka değil, ancak bir vahiydir, vahyolunuverir. |
| Suat Yıldırım Meali |
O, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir. * |
| Süleyman Ateş Meali |
O(nun okuduğu Kur'an) kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir. |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
Onlar, ona gelen vahiyden başkası değildir. |
| Şaban Piriş Meali |
O ancak kendisine vahyedilen bir vahiydir. |
| Ümit Şimşek Meali |
O ancak kendisine vahyolunanı söyler. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
İndirilmiş bir vahiyden başkası değildir o. |
| M. Pickthall (English) |
It is naught save an inspiration that is inspired, |
| Yusuf Ali (English) |
It is no less than inspiration sent down to him: |