| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
De ki: "(Artık) Hakk geldi, bâtıl zail oldu. Hiç şüphesiz bâtıl yok olucudur. (Çünkü Hakk gelince bâtıl batacak, Güneş doğunca karanlık kaybolacaktır.) " |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Ve de ki: Gerçek geldi, batıl yok olup gitti, şüphe yok ki batıl, zaten yok olur gider. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
Ve yine de ki: “Değişmeyen gerçek geldi, sahte ve tutarsız olan amaçsız ve anlamsız olan herşey de yıkılıp gitti. Zaten sahte ve tutarsız olan, er geç yıkılıp gitmek zorundadır.” |
| Ahmet Tekin Meali |
“Toplumda hakça bir düzen gerçekleştirmek için İslâm, hak kitap Kur'ân geldi, batıl yıkılıp gitti. Batıl yıkılmaya mahkûmdur.” diye ilan et.* |
| Ahmet Varol Meali |
De ki: "Hak geldi batıl yok oldu. Şüphesiz batıl yok olucudur." |
| Ali Bulaç Meali |
De ki: 'Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.' |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
De ki: “- Hak geldi ve bâtıl yok oldu gitti. Gerçekten bâtıl daima yokluğa mahkûm bulunmaktadır.” |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
Ve de ki: “Hak geldi, batıl ezildi. Çünkü batıl, ezilmeye mahkûmdur.” |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
De ki: “Hak geldi, bâtıl gitti; zaten bâtıl yok olup gitmeye mahkûmdur.”[294]* |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
Ve yine de ki: “Değişmeyen gerçek (hak) geldi, sahte ve tutarsız olan (batıl) yıkılıp gitti. Zaten sahte ve tutarsız olan er geç yıkılıp gitmek zorundadır!” |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
De ki: "Hak geldi, batıl ortadan kalkmaya mahkumdur." |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.” |
| Diyanet Vakfı Meali |
Yine de ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti. Zaten bâtıl yıkılmaya mahkumdur. |
| Edip Yüksel Meali |
Ve şunu bildir ki: "Gerçek gelmiş, yanlış ise ortadan kalkmıştır. Zaten yanlış, yok olmağa mahkumdur." |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
(Ey Muhammed!) De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Elbette batıl yok olmaya mahkumdur." |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ve de ki: hak geldi bâtıl zevale erdi hakıkaten bâtıl pek zavallıdır |
| Hasan Basri Çantay Meali |
De ki: «Hak geldi, baatıl zeval buldu. Şübhesiz ki baatıl dâim zeval bulucudur». |
| Hayrat Neşriyat Meali |
Yine de ki: “Hak geldi, bâtıl zâil oldu! Şübhesiz ki bâtıl, yok olmaya mahkûmdur.” |
| İlyas Yorulmaz Meali |
Ve yine deki “Hak geldi, batıl yok oldu. Zaten batıl (hak geldikten sonra) yok olup gitmeye mahkumdur.” |
| Kadri Çelik Meali |
De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu; hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” |
| Mahmut Kısa Meali |
Ve küfrün karanlıklarını parçalayıp âlemleri aydınlatan Kur’an’ın meydana getireceği devrimi şimdiden müjdeleyerek de ki: “İşte nihâyet, mutlak ve değişmez gerçek olan hak geldi; yalan, kötülük, inkârcılık temeline dayanan bâtıl yıkılıp gitti; zaten bâtıl, er geç yok olmaya mahkûmdur!” |
| Mehmet Türk Meali |
(Ve devamla): “Hak geldi, bâtıl1 yok oldu, şüphesiz bâtıl, yok olmaya mahkûmdur.”2 diye (dua et.)* |
| Muhammed Esed Meali |
Ve yine de ki: “Değişmeyen gerçek geldi, sahte ve tutarsız olan yıkılıp gitti; zaten sahte ve tutarsız olan er geç yıkılıp gitmek zorundadır!” |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
Yine de ki: “Hak geldi, bâtıl ise yıkılıp gitti; çünkü bâtıl yıkılıp gitmeye mahkûmdur!”[2319]* |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Ve de ki: «Hak geldi ve bâtıl müzmahil oldu. Şüphe yok ki, bâtıl muzmahil olmuştur.» |
| Suat Yıldırım Meali |
De ki: “Hak geldi, batıl yıkılıp gitti. Çünkü batıl, yok olmaya mahkûmdur. ” [21, 18] |
| Süleyman Ateş Meali |
De ki: "Hak geldi, batıl gitti; zaten batıl yok olmağa mahkumdur." |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
De ki “Gerçek (hak) geldi, uydurma (batıl) yok oldu. Çünkü uydurma olan yok olup gider.” |
| Şaban Piriş Meali |
Deki, “Hak geldi, batıl yıkıldı. Zaten batıl yıkılmaya mahkumdur.” |
| Ümit Şimşek Meali |
Yine de ki: Hak geldi, bâtıl yok oldu. Şüphesiz ki bâtıl yok olmaya mahkûmdur. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Ve de ki: "Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu." |
| M. Pickthall (English) |
And say: Truth hath come and falsehood hath vanished away. Lo! falsehood is ever bound to vanish. |
| Yusuf Ali (English) |
And say: "Truth has (now) arrived, and Falsehood perished: for Falsehood is (by its nature) bound to perish."(2281)* |