| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Ki o, (sorumluluk duygusu ve görev kaygusu) Senin belini bükmüştü (sırtını çatırdatmıştı) ; |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Öylesine yük ki çökertmişti belini. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
Öyle bir yük ki, çökertmişti belini. |
| Ahmet Tekin Meali |
Sırtındaki çok ağır, seni ezen yükü almadık mı? |
| Ahmet Varol Meali |
Ki o senin belini bükmüştü. |
| Ali Bulaç Meali |
Ki o, senin belini bükmüştü; |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
Öyle ki, (o yük) sırtını çatırdatıb bükmüştü. |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
2, 3. Belini kıran o ağır yükünü senden aldık (değil mi?) |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
1,2,3. Biz senin için göğsünü açmadık mı? Senin sırtını çatırdatan yükünü atmadık mı?[773][774]* |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
2,3. Senden, belini çatırdatıp bükmüş olan (peygamberliğin ağır) yükünü (“Sen sadece bir tebliğcisin” diyerek) hafifletmedik mi? |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
2,3. Belini büken yükünü üzerinden almadık mı? |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
2,3. Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? |
| Diyanet Vakfı Meali |
2, 3. Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? |
| Edip Yüksel Meali |
Ki belini bükmüştü. |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
O senin sırtını ezen yükü. |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
Ki zâr etmişti bütün zahrını? |
| Hasan Basri Çantay Meali |
(Öyle yükdü ki o) senin sırtına ağır gelmiş, (kemiklerini gıcırdatmış) dı. |
| Hayrat Neşriyat Meali |
2,3. Ve sırtına çok ağır gelen yükünü, senden indirmedik mi? |
| İlyas Yorulmaz Meali |
O, sana çok ağır gelen (belini büken) yükü kaldırdık. |
| Kadri Çelik Meali |
O senin belini büken yükü. |
| Mahmut Kısa Meali |
Belini büken ve tek başına asla altından kalkamayacağın o ağır yükünü. |
| Mehmet Türk Meali |
2,3. O, senin (Peygamberlik görevinin) belini büken yükünü, üzerinden kaldırmadık mı? |
| Muhammed Esed Meali |
o belini büken (yükü)? 2 |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
Ki o yük belini iki büklüm etmişti! |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Öyle ki, senin sırtına pek ağırlık vermişti. |
| Suat Yıldırım Meali |
2, 3. Senin belini çatırdatan o ağır yükünü indirmedik mi? |
| Süleyman Ateş Meali |
Ki (o, ağırlığından) sırtını çatırdatmıştı! |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
O yük, senin belini bükmüştü. |
| Şaban Piriş Meali |
Ki o belini bükmüştü. |
| Ümit Şimşek Meali |
Bir yük ki belini büküyordu. |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Ki o, belini çatırdatmıştı senin. |
| M. Pickthall (English) |
Which weighed down thy back; |
| Yusuf Ali (English) |
The which did gall thy back?- |